2,5 yaş çocuk ile yaz tatili || 2 yaş sendromu ve yaşadıklarımız
2,5 yaşındaki çocuk ile nasıl bir yaz tatili geçirdik, 1 aylık yaz tatilimiz nasıl geçti, nereleri gezdik, çocukla tatilde neler yaşadık, 2 yaş sendromu tatilde nasıl patlak verdi, çocuğu deniz kenarında nasıl uyuttuk, nasıl oyaladık ilginizi çekiyorsa sizi hem yazımı okumaya hem de video mu izlemeye davet ediyorum.
Bu yaz tatiline ne mama sandalyesi, ne de park yatak taşıdık. “Geçen seneye oranla çok daha az eşyayla gittik” demek isterdim ama öyle olmadı, bu sefer de bol miktarda oyuncak ile seyahat ettik.
Tatile çıkmadan önce Kerem çok hevesliydi. Son bir hafta neredeyse hergün tatile gidiyoruz dedi, adeta günleri saydı. O günler geçmek bilmeyince de, “ben çok sıkıldım, artık tatile gidelim” demeye başladı. Sonunda tatile çıkacağımız gün geldi çattı ve bir kere yemek molası bir kere de benzin molası vererek, çok rahat bir yolculuk ile Bodrum’a vardık.
İlk hafta çocuklu bir tatil açısından mükemmel geçti. Sabahları evde kahvaltı sonrası biraz hamurla oynama biraz ipad izleme, ardından da deniz için hazırlanıp evden çıkmayla geçti. 11:00 gibi plaja varır varmaz, kolluklarını takmamı istiyordu ve direkt denize giriyordu. Denize girmek için öyle hevesliydi ki bizimle beraber açıldı, iplere kadar yüzdü ve bir saat sudan çıkmıyordu.
Sudan çıkmasını da açlığı ile sağlıyorduk, pide ve ayran uğruna, üşüdüm çıkalım deyip sorunsuz çıkıyordu sudan. Öğlen yemeğini yiyip sütünü de verdik mi, şezlong’da yan yana uzanıyorduk ve yarım saat içinde uyumuş oluyordu. O uyurken ben de dinleniyordum ve uyanınca yine denize giriyor, sonra da ya kumlarla oynuyor veya denize taş atıyorduk ve akşam oluyordu.
Akşam evde akşam yemeğinden sonra doya doya ipadini izliyor,sütünü içiyor ve bir süre sonra dişlerimizi fırçalayıp 10:30 gibi yatıyorduk. Hayat olanca mükememliği ile ilerliyordu.
Biz vardıktan 5 gün sonra da Efe geldi Bodrum’a. Beraber 3 gün geçirdikten sonra 14 Ağustos’ta Kerem Efe ve ben Kalimnos’a geçtik. 14 – 19 Ağustos arası 5 gecede Kalimnos, Leros ve Patmos olmak üzere 3 yunan dası gezdik ve sanırım olayların kopuş noktası Patmos oldu.
Kerem bu kadar sık yer değiştirmemizi sevmemiş olacak ki, Leros’tayken eve gidelim demeye başladı. Patmos’a vardığımız gün ise, öğle uykusunu da tam alamamanın verdiği bir asabiyetle zıvanadan çıktı. Bize vurmaya, hırçın davranmaya ve devamlı eve gidelim demeye başladı. İşte bu noktada sanırım tepki olarak da denize girmeyi bıraktı ve 1 Eylül’de İstanbul’a döndüğümüz güne kadar tatil boyunca bir daha denize girip yüzmedi, sadece kıyıda oynarken ıslandı.
Adalar’dan Bodrum’a geri dönerken sevinçliydi ama bu sefer de ertesi gün Datça’ya geçtik ve orada 10 gün kaldık. Datça boyunca artık Kerem’in bütün günü deniz kenarında geçirmek istemediğini, yorulduğunu ve sıkıldığını, evi özlediğini anladık ve biz O’na uymaya başladık. Gündüzleri evde geçirdik, boyama, hamur, lego gibi oyunlar oynadık, öğlen yemeğini evde yedirip uyutup uyanınca akşam üstü 5 gibi deniz kenarına inmeye başladık.
Bu durum nispeten Kerem’e daha iyi geldi ama her gün uyutamıyorduk. 9 gibi uyandığından öğle uykusu 3’e kaymıştı ve yine de her seferinde uyumuyordu, ve uyumadığında da tam bir canavara dönüşüyordu. O nedenle uyutmak için elimizden geleni yaptık, Efe bazı günler o güneşin altında pusette dolaştırdı Kerem’i uyuyabilsin diye. Tabi bu uyutamama durumları bizde de sinirlerin yıpranmasına ve gerilmesine neden oldu. Asabi birer ebeveyn olduk çıktıki hayattan aldığımız zevk azaldı ve tatil dönem dönem burnumuzdan geldi desem yeridir. Bazen “eve gidelim” sızlanmalarıyla öyle canımı sıkıyordu ki, basalım İstanbul’a dönelim, ben böyle tatili ne yapayım diyordum. Son bir hafta geçmek bilmedi, iyice işkenceye döndü.
Oysa ne kadar şanslıydım… bir ay tatil kullanabildiğim bir işim vardı, güneyde yazlık evlerimiz vardı ve tüm imkanlar ayağımızın altındaydı. Uzaktan cennet gibi gözüken bu durum gel gelelim işin içinde orada olmak istemeyen bir çocukla eziyete dönüşüyordu.
İyi günlerimiz de oldu tabiki ama insanın hatırında en çok ne kadar yorulduğu ve yıprandığı kalıyor. Geçen sene bakıcımız bizimleydi tatilde ama bu sene onu yanımızda götürmemiştik. Geçen sene çok ihtiyaç olmadı diye bu sene de olmaz sanmıştım ama çocuk büyüdükçe bakıcılara daha çok ihtiyaç oluyormuş, tecrübe ile öğrendim. Seneye 1 ay tatil almamayı düşünüyorum ve gittiğimiz tatillere bakıcımızı da yanımızda götürmeyi planlıyorum. Allahtan annem yanımızdaydı. Ablam babam da çok yardımcı oldular ama annemin yardımı tabiki çok daha fazla, bir kere manevi destek! Hem de fiziken çocuğa bakıp uyutabildiği için bazı akşamlar Efe ile çıkıp kafa dağıtmamızı da sağladı, allah razı olsun.
Gelelim oyuncak işine. Kerem kendini evinde hissetsin, evini ve odasını çok özlemesin, yazlık eve kolay uyum sağlayabilsin diye en sevdiği oyuncaklarını koca bir çuval olarak topladım yanımda taşıdım. Bunlar boya seti, hamur seti, lego duplonun en az 5 kutu oyuncağı, tencere tava seti, kesilebilen meyveler, ahşap bloklar ve tabiki kova kürek setleri. Hepsiyle deli gibi oynadı, en azından boşuna taşımadım ve taşıma kısmı biraz dertli olsa da iyi ki götürmüşüm dedim.
Bizim tatil böyle geçti… Yunan adaları yazımı okumak isterseniz, Kalimnos, Leros ve Patmos için üzerlerine tıklayabilirsiniz.