27 Aylık Bebek Özeti || O artık bir birey!
Kerem artık 27 Aylık bir çocuk. Ay ay bebek / çocuk özetlerinden vazgeçemedim. Bu zamanlar hızla gelip geçiyor ve ben unutmaya çok meyilli bir insanım. İleride hatırlamak istediklerimi de buraya yazmayı çok seviyorum.
Bu ay “annecim” “babacım” demeye başladı. Sadece bize de değil, cım cim eklerini herkes için kullanmayı öğrendi; dedecim, ablacım gibi. Ama o kadar komik söylüyor ki, nağmeli ve biraz komik bir aksanla konuşuyor; “Annacuumm” “Babacuum” diye söylüyor. Videoya almak lazım o sesleri. Ama alamıyoruz! Neden? Çünkü telefon görünce çıldırıyor!
Telefonumun şifresi 6 farklı rakamdan oluşuyor. Ve o telefonu açmak uğruna o 6 farklı rakamı ben söyledikçe teker teker tuşlara basıp telefonu açıyor. Böyle bir konsantrasyon yok. Geçen ay yazdığım “telefonu saklama” ritüeline çok dayanamadık. Çünkü bir şekilde yine o telefonu hatırlıyor benim de sinirlerim bu durumu kaldırmadığı için artık saldım gitti. Eve gelince beni karşılıyor ve sonra çantamı bana getirip içinden telefonu almak istediğini belirtiyor. Ben de veriyorum. Bu ay Youtube izlemedi doğru düzgün, daha çok Toy Blast diye bir oyun keşfetti, adına da “Baam Baam” diyor. Onu oynuyoruz. “ruz” diyorum çünkü yediden yetmişe anneannesi, babaannesi, dedesi ve büyükbabası oyunu telefonlarına yüklediler, hem oynuyorlar hem de Kerem’e can gönderiyorlar. Oyun ücretsiz 5 can veriyor ve o 5 canı Kerem hemen bitirdiği için oynayamayınca sinirleniyor. Hediye gelen canlar sayesinde ve Kerem’in de oyunda ustalığını arttırması sayesinde daha uzun süreler oyunu oynayabiliyor artık. Bir de 8. oyuna taktı, her cihazda o oyuna gidiyor ve devamlı aynı oyunu oynuyor. Acayip ustalaştı.
Bu ay çok gezdik, 24-25 Şubat’ta Bursa’ya, 2-4 Mart’ta Kapadokya’ya ve 16-19 Mart’ta da İzmir’e gittik. Bursa’ya arabayla gittik ama Nevşehir’e giderken Kerem’le ben ilk defa yalnız uçtuk. Yolculuğumuz rahat geçti ama bunu biraz da tablet ve telefona borçluyduk. Kerem’in tabletine en sevdiği videolardan 15-20 tanesini yükledim. Ve herşeyi şarj ettim yola çıkmadan. Bu yolculukta app store’dan bebekler için puzzle yazıp bazı uygulamalar da indirdim ve Kerem de hemen çözüp oynamayı sevdi. Bu tarz puzzle oyunlar bam bam oynamaktan daha çok şey öğretir diye umut ediyorum. İzmir yolculuğumuzda benzer şekilde geçti. Giderken Kerem’le beraber arabayla havaalanına gittik. Uçağımız bu sefer sabah 09:00’da olduğu için Kerem’i uyandırmak çok zor oldu ama bir şekilde başardım ve uçağa yetiştik. Uçakta oyalamak bu sefer biraz daha zor oldu ama yine de iyi idare ettik. İzmir havaalanında bizi babaannesi ve büyükbabası karşıladı. Havaş’a bindik ve Kerem kucağımda giderken uyuyakaldı. Dönüş yine sabah erken saatteydi ama bu sefer Efe’yle olduğumuz için 2 kişi daha kolay idare ettik.
Resim konusunda bu ay daha ilerledi. Resim dediysem yanlış anlaşılmasın, defteri karalamaktan bahsediyorum. Ama en azından masayı boyamaktan vazgeçmiş gibi duruyor, defterin boyanacağını öğrendi. Acayip düzgün olmasa da bir daire çizebiliyor. Bir de parmak boyasını hayatımıza soktuk. Etrafı batırmadan avucunu kendi boyamaya çalışıyor, sonra ben iyice boyuyorum ve el baskısı yapıyor kağıda. Ama sonra hemen elini yıkamamı istiyor, ve yıkayana kadar hiçbir yere dokunmuyor.
Benzer bir gelişme de konuşma da var. İlk defa fiilleri bu ay söylemeye başladı. Geçen gün zorla “aç” dedirttim. Artık gülerek “aç” diyor ama canı isterse. Daha çok “hııı” “hııı” diye işaret dili ile anlaşıyor. Ara sıra birşeyler anlatıyor ama ne dediğini hiç anlamıyorum. Sanki bazen “nasılsın?” diye sorduğumuzdsa “iyiyim” diyormuş gibi geliyor, bazen “tamam”, “gel” gibi şeyler söylüyormuş gibi geliyor ama emin olamıyoruz. Aç netti ama, onu dedi, şükür! Bir de Nilay’lara gittiğimizde anında “Arda” dedi, inanamadık. Demek ki istediğinde söylüyor. “Bu bu” diyor birşeyleri gösterirken, bazen de “burada” gibi birşey diyor. Hala sınırlı sayıda sözcükle idare ediyoruz.
Bu ay haftasonları öğle uykularını çok sallamadık. Bazen hiç uyumadı bazen de uyutmamaya çalışsak da öğlen 3 gibi bayıldı ve zorla uyudu. Akşamları da 10 gibi uyuyor, bazen 9:30 bazen 10:30. Uyumadan önce ortalama 3 kitap okuyoruz. Nasıl böyle uzun bir boynum var, Sevimli Penguen Pongu ve Sevimli Kedi Sarman son dönem sevdiği kitaplar arasında.
8 Mart’ta Kerem’in yatağını büyülttük. Keşke daha önceden yapsaymışım bu işi. İki büklüm beşiğin içinde uyumaya çalışmaktan heryerim tutuluyordu. Yatağın büyümüş hali 160cm, yani hala tam sığmıyorum ama dizlerimi hafif kırarak çok rahat uyuyabiliyorum. Bazen gece uyanırsa yanına gidip rahatlıkla yatabiliyorum. Kerem de sevdi yatağını, yadırgamadı daha doğrusu. Yatağın korkulukları çıkınca direkt duvara dayalı hale geldi. Kerem de genelde duvar dibinde uyuduğundan üşümesin diye eski beşiğinin yatağını duvara dayadım. Oraya bir sünger kestirip veya daha iyi bir çözüm buluncaya kadar bu şekilde idare edicez.
Kerem’e daha bebekken puzzle şeklinde yer matları almıştım. Aksaray’a gittiğimizde arkadaşlarımızın kızlarının odasında Kerem bu matları görüp babasıyla sayıların üzerinde durmaca oyunu oynayınca çok sevdi ve bizde evdeki matları tekrar yatak altından çıkardık. Rakamları çok iyi biliyor. “Kerem 2’ye gitsin” gibi komutlarla onu çeşitli rakamların üzerine yolluyoruz o da gidip orada duruyor ve bize de bir rakam gösteriyor üstünde durmamız için.
Havalar güzelleşince sahile giderken scooter’ını da yanımızda götürdük. Biraz biraz biniyor ama çok da delisi değil henüz. Daha çok kendini bize çektiriyor sonra da çimenlerin üzerinde koşmaya gidiyor. Bu ay ilk defa ben kek yaparken o da yapmak istedi, ben de unu koymasına izin verdim. Migrosta alışveriş sepetine binmeyi, ve beni öpmeyi artık daha çok seviyor. Buna mukabil Uludağ’a gittiğimizde soğuğu çok sevmediğini hissettim. Karların içine falan atlamadı. Hatta pusetinden çıkmak istemedi.
Okulların kayıtlarının başlaması sebebiyle biz de bu dönem kreş ve okul arayışına girdik. Arayış dediysem, bilgi ediniyoruz sadece. Eylül’de bir yere başlatıp başlatmayacağımı bile bilmiyorum. Bana erken geliyor ama iyice araştırmadan da birşey söylemek istemiyorum. Arasıra annemle Caddebostan’da İyi Cüceler’e gidip orada Cuma günleri 18-36 ay grubunun derslerine katılıyor. Bu derslerde bile çok konuyla ilgilenmiyor ama bir aşinalık işte. En azından birşeyleri kesip yapıştırmaya çalışıyorlar.
Kuzum gittikçe büyüyor, büyüdükçe herşey daha güzel, kendisi de daha tatlı oluyor. Ayakları kocaman oldu o ayrı. Bu kış 26 numara kar botu giydi, 25 numara ayağına girmemişti, bu aralar da 26 numara new balance’larını giymeye başladı. Geçen gün ölçtüm ayağı 15cm olmuş… ne zaman bu kadar büyüdü… zaman nasıl geçti inanamıyorum.