Çalışan Anne’nin Çocuk Yetiştirmesi – Kreş / Ana Okulu Görüşmeleri
Dün Efe’yle hayatımızın ilk kreş tanıtım toplantısına gittik. Herşey iyi güzel de, sizin kreşlerin çalışma saatlerinden haberiniz var mı? Bu sadece bir örnek biliyorum, ama arkadaşlarımdan duyduğum böyle kreşler çok. Nasıl mı? 2-3 yaş grubu, yani Toddler sınıfı, sabah en erken 10’da başlıyor ve 13:30’da bitiyor. Sadece yarım gün. 3-6 yaş sınıfı ise en erken sabah 08:30’da başlayıp en geç 17:30’da bitiyor. Sabah 8:30’un öğretmenler için de geliş saati olduğunu unutmayalım, dolayısıyla çoğu çocuk sabah 9’da geliyor.
Peki biz çalışan anneler ne yapalım? Sayın Cumhur Başkanımız her yerde 3 çocuk yapın demeyi biliyor ama alt metin şu: Kadın kısmı evde oturup çocuğuna baksın! Bu ülkede eğer size yardımcı olacak anneniz, babanız, kayınvalideniz, kayınpederiniz yoksa, ki onlarında hem var olup hem de hali hazırda çalışmıyor veya emekli olmaları gerekiyor, siz bittiniz demektir. Sabah 8 akşam 6 çalışan bir annenin, İstanbul trafiğinde işe yetişebilmek için ortalama evden 7’de çıktığını ve eve de akşam 7’de geldiğini düşünürsek, yardım almadan çocuğunu bir kreşe gönderebilmesi mümkün değil. Mümkünse bile henüz böyle bir okul bulamadım, araştırmalarım sürüyor.
Çalışmaya devam edebilmek için ya ailenizden veya paralı bir bakıcıdan yardım almanız gerekiyor. Bakıcı fiyatlarının 2500 TL civarı olduğu bu şehirde, kreşlerin aylık fiyatlarının da 2500 TL civarında olduğunu hesaba katarsak, ve siz 5000 tl kazanacak kadar şanslılardansanız, çalışıp kazandığınız bütün para çocuğun kreş ve bakıcı masrafına gidiyor. Daha ucuzu, daha pahalısı da vardır bu örneklerin, ortalama olarak alın bu dediklerimi.
Sabah 7- akşam 7 bir kreş bulsan bile, çocuğunu onca saat kreşte bırakmak da ayrı bir vicdan azabı. Ama başka şansın yoksa ne yapacaksın? Bu ülkede çocuk yetiştirmek dünyanın en zor işi, çünkü sosyal devlet yok! Norveç’te çalışma hayatı nasıl düzenlenmiş biliyor musunuz? Beyaz yakalılar günde 7 saat çalışıyorlar, ve bu süreyi kendileri ayarlayabiliyor. Sabah 7’de işe başlarsa 1 saat öğle tatilini de hesaba katarsak saat 15:00’te işten çıkabiliyor. Tabiki bu sürede gerçekten çalışan bir milletten söz ediyorum. Vakitlerini olabildiğince efektif değerlendirip, çalışıp işlerini bitirip gidiyorlar. Bizdeki gibi günde 2 türk kahvesi molası ve 2 saat öğle tatili yapmıyorlar. Biz neden böyle çalışıyoruz? Çünkü hapisteymişiz gibi dolduracak zamanımız var. Bizden beklenen, belirlenen saatler arasında işte olmak, niteliğe değil niceliğe bakıyorlar. Ne kadar iş yaptığına değil, ne kadar uzun saatler şirkette kaldığına bakılıyor, çünkü sen mesaiye kalıyorsan, gece yarılarına kadar şirkette kalıyorsan bu demektir ki “sen çok çalışıyorsun”!
Norveç’te kadınların 54 hafta ücretli doğum izni var. Bu süre sonunda isterlerse 2 sene ücretsiz izin alabiliyorlar. İşe dönmek isterlerse de 1 yaşında çocuklar kreşe alındığından bu hiç problem değil. Hem anne hem baba çocuklarının kreş saatlerine göre işlerini ayarlıyor, biri sabah bırakıyorsa diğeri akşam alıyor. Bizim şirkette mesela saat 16:00 oldu mu, gülerek bir müdür “herkese iyi akşamlar ben çocuklarımı almaya gidiyorum” diye gülmseyerek ofisten çıkıyor. Kimse de arkasından gıybet yapmıyor “aa erken çıktı, hiç çalışmıyor” diye. Neden, çünkü onların “normal”i bu.
Türkiye’de de artık yeni bir yönetmelikle kısmi süreli çalışma mümkün. Bu haktan ise sadece kadınlar yararlanabiliyor, neden? Çünkü kadın çocuğu tek başına yaptı ve tek başına bakmak zorunda. Babaların çocuğa bakmak için evde oturması düşünülemez bile. Bu yönetmeliğe göre çocuk ilk okul yaşına gelene kadar kısmi süreli yani part-time çalışabilirsiniz ama çalıştığınız kadar para alırsınız. Şirketler ise tabiki bu durumu lehine çevirmeyi atlamamış. Siz normalde haftada 5 gün çalışıyor olsanız bile, 3gün çalışıp 2 gün evde oturmaya karar verdiğinizde maaşınızı 3/5 oranında yani %60 olarak alamıyorsunuz. Yapılan hesaplamalara göre Cumartesi günü de kanuna göre iş günü olduğundan, yaklaşık maaşınızın yarısını alabiliyorsunuz. Daha adil davranan şirket var mıdır, part time çalıştığınızda özel sağlık sigortanızı ödemeye devam ederler mi, yan haklardan faydalanma nasıl olur, bunların hepsi şirketten şirkete değişir. Ama eminim çoğu işveren sizden tam zamanlı faydalanmak varken, süreyi yarıya düşürmeyi de istemez, bu uğurda da elinden geleni yapar.
Hal vaziyet budur. Bu ülkede sadece kadın olmak değil, çocuklu bir kadın olmak daha da zor. Bu yazıyı sadece kendimi düşünerek değil, toplumdaki çoğu anneyi, ve çalışma koşullarını hesaba katarak yazdım. Benim maddi imkanım da olsa, bakıcım da olsa, annem de olsa, bu benim tuzum kuru demek değil. Ben bu gidişattan memnun değilim, ve ekonomik olarak benle aynı seviyede olmayan kadınların da hem çalışma hakkı, hem de çocuğunu iyi eğitim alabileceği bir kreşe/okula gönderme hakkı olduğuna inanan biriyim. Kaldı ki kazandığım her kuruşu bakıcılara okullara akıtmaktan da mutlu değilim. Eğitim en temel hakkımız, ve ücretsiz olması bir ülkenin refah seviyesini arttırmak için tek yol.
Görüşlerinizi benle paylaşırsanız çok sevinirim,
Sevgiler