2 Buçuk Yaş Çocuk Gelişimi || 30 Aylık Çocuk Özeti
Bu yazıda genel bilgilerdense Kerem’in 30-31 aylık dönemini, yani 2,5 yaş civarı gelişimini anlatıyorum. 23 Haziran’da yani tam 30 aylıkken gittiğimiz doktor kontrolünde muayene sonuçları da çok güzel çıktı. 97 cm ve 14,2 kg. Boyu yaş ortalamasına göre uzun, kilosu da normal dedi doktorumuz. Ayak numarası ise 26.
Kerem artık konuşuyor, vallahi de billahi de konuşuyor. “Anne kalk” diyor 2 haftadır, beni çekip oturduğum koltuktan kaldırıyor. “Anne otur” diyor, yol yapma oyununun başına oturtuyor. Boyalarını bana uzatıp “aç” diyor. Doydum, şişe, şahane, dikiş, … ne duyarsa tekrar ediyor bu ara. Nasıl mutluyuz anlatamam, onun konuşmasını duyunca ayrı bir mutlu oluyoruz.
Bu yukarıdaki satırları 1 Mayıs’ta yazmışım günlüğüme. O zamandan bu zamana çok şeyler değişti. Sadece basit cümleleri değil, çok daha karmaşık yapıdaki cümleleri de artık kurabiliyor Kerem. Hatta öyle ki bazen “bu çocuk nasıl böyle bir cümle kurdu” diye şaşırıyoruz. 1’den 100’e kadar Türkçe, 1’den 30’a kadar da İngilizce sayabiliyor. Alfabeyi hem ingilizce hem Türkçe olarak biliyor. Yolda yürürken devamlı araba plakalarını okuyor. İki basamaklı sayıları da doğru okuyor artık.
Konuşma ve Tablet İzlemek
Kerem konuşmayacak diye çok endişe ediyordum, neyse ki bu durumu atlattık. Kerem tabletten video izleyen bir çocuk. Video veya televizyon izlemenin konuşmayı geciktirici etkisi üzerine çeşitli makaleler var. Uzmanlar çocukların televizyon / video izlemesini uygun bulmuyorlar. Ben anca 1,5 yaşına kadar direnip, sonrasında kendim 2-3 dakikalık Frozen videoları izletmeye başlamıştım. Büyükbabası da çocuk şarkıları videolarını youtube’dan gösteriyordu. Bir zaman sonra da tableti kendi eline alıp, Youtube’dan videoları seçmeye ve istediğini izlemeye başladı.
İlk başlarda yemek yerken izlemiyordu. Kapatıp koltuğa bırakıyordu. Daha sonra yemek yerken de ipad’i istemeye başladı, biz de verdik. En azından bir kuralımız var, gündüz ablası hiç vermiyor, haftaiçi biz eve geldikten sonra veriyoruz ipad’i. Haftasonları da evdeysek verebiliyoruz ama sınırlandırıyoruz. Yemekten sonra bırakıyor ve oyun oynamaya geçiyoruz. Bu sürede şunu farkettim, eğer siz çocukla ilgilenir oyun oynarsanız, ipad’e ihtiyaç duymuyor. Ipad o nedenle biraz bizim için de kaçış oluyor; eğer halimiz yoksa çok yorgunsak, yarım saatlik molalar kazanabiliyoruz. Daha uzun izlemiyor zaten.
Bir de artık Youtube’dan video izlemesine izin vermiyorum. Bunun için bütün telefon, annemlerinkiler dahil, ve evdeki tabletlerden Youtube uygulamasını kaldırdım.Internetten Youtube videoları Ipad’e nasıl indirilir diye araştırdım ve öğrendim. Videoları Document 6 diye bir programla indiriyorum ve artık sadece benim seçip, ipad’e indirdiğim ve izlemesinde sakınca görmediğim Niloya, evcilik oyunu ve bazı şarkı videolarını izliyor. İlk 3 gün tabiki ağladı ama sonra alıştı. Kerem’in hangi videoları izlediğini merak ediyor ve Ipad’e nasıl indireceğinizi öğrenmek istiyorsanız, yazıların üstüne tıklayabilirsiniz.
Konuşmasına gelecek olursak, ben izlediği videoların olumlu etkisini gördüm. Hem bir sürü kelime öğrendi, hem de İngilizce ve Türkçe olarak alfabeyi, sayıları ve renkleri öğrendi. Aksanı da baya güzel… ingiliz aksanıyla okuyor hepsini. 28 aylık konuşması kimilerine göre geç kimilerine göre erken ama, önemli olan sonunda konuşması.
Konuyu doktoruna da danıştığımızda şöyle bir bilgi aldık. Tablet / TV izletmek konusunda iki ekol varmış. Bir grup, hiç izlememeli derken, öteki grup eğer izlediğini kullanabiliyorsa izleyebilir diyormuş. Bu bağlamda, Kerem izlediklerinden birşeyler öğrenip, bunları da günlük konuşmasına yasıttığı için kontrollü olarak izletebilirsiniz dedi doktorumuz. Ama buradaki kilit konu kontrollü. Ben de zaten ondan sonra youtube uygulamalarını sildim ve Kerem’in izlediği şeyleri seçtim. Hatta çoğu zaman da o izlerken, onun yanında beraber oturup izliyorum ve hatta izlediğimiz şeyler üzerine de konuşuyoruz.
Neler oynuyoruz?
Bu aralar favorimiz Lego! Lego Duplo’nun piyasada satılan her çeşidi neredeyse bizim evde var. Oldukça büyük olan bu yatırımı, Efe ile ben daha çok kendimiz için yaptık çünkü lego ile oynamayı ikimiz de çok seviyoruz. Küçüklüğümden beri bayılırım zaten legoyla oynamaya. Bu kadar çok lego almamızın sebebi ise birbirleriyle uyumlu oldukları için, daha çok malzeme ile daha büyük yapılar yapabilmekti. Mesela 5 katlı balkonlu teraslı ev yapabiliyoruz.
Boyama yapmayı, özellikle parmak boyası ve sulu boya yapmayı seviyor. Sulu boya dediysem, onun için suyu boyanın üzerine dökmek demek. Veya defteri karalamak demek ama bırakıyorum karalıyor, en az yarım saat zaman geçiyor.
Kinetik kum 30. ayın keşfi. Bir akşam Duygu’lara gittiğimizde ilk orada gördüm kinetik kum’u. Zaten Çeşme’deyken de denizde kumla oynamaya bayılmıştı, kinetik kum onun için evde sahil havasını yaratmak demek.
Puzzle matları çıkarıp, dizip kendince rakamlar sayılar oluşturuyor, 2 katlı bir otopark’ı var, bütün arabaları dizip, içlerine benzin koyup, otoparka sokuyoruz arabaları sonra da park ediyoruz. Amcası ve yengesinin aldığı penguenler oyunu var. Penguenleri bir mekanizmaya basarak botun içine sokmaya çalışma oyunu da Kerem’i en az 20 dakika oyalayabiliyor.
Evcilik oynamayı da çok seviyor. Erkek çocuk evcilik oynar mı demeyin, oynar, bence oynamalı da. Tencere tavası ve ocağı var, bardakları tabakları, çatal kaşığı. Bunlarla sanırım youtube’dan öğrendiği evcilik oyunlarını oynuyor. Sofra kuruyor, Winnie’ye yemek yapıyor, ona yemek yediriyor, bezini değiştirip, uyutuyor… biz O’na ne yapıyorsak O’da Winnie’ye yapıyor, bebeği gibi ona bakıyor, ama bazen fırlatarak eğlendiği de oluyor.
Gerçekten yemek yapmayı, daha doğrusu kek yapmayı da çok seviyor. Özellikle unla oynamak ve unu bardağa kendisi koymak istiyor.
Tabiki sokağa parka çıkmayı, sallanmayı, kaydıraktan kaymayı seviyor. son 2 aydır tahteravalliye de biniyor. Scooter hala kullanmıyor, sanırım boşa yatırım yaptık ama annemlerin hediye aldığı Clementoni ilk arabam’ı evin her yerine sürüyor.
Ve son olarak 31. ayın favori oyunu, zıplamak. Her akşam en az yarım saat bizim yatakta zıplıyor. Bizim yatak başımız üzerine çıkılabilecek kadar geniş bir alana sahip ve yumuşak. Asıl görevi açılarak sırt koyma yerinin uzamasını sağlamak ama Kerem için bir atlama rampası görevi görüyor. Kahkahalar eşliğinde kendisini olabilecek en uzağa fırlatmaya çalışıyor sonra da ayağa kalkıp zıplıyor. Onu izlerken ben yoruluyorum gerçekten.
Yemek Düzeni
Kerem’in malesef yemekle arası pek yok. Aynı bana çekmiş, çok yemek seçiyor ve sadece köfte ve arpa şehriye pilavı ile yaşıyor nerdeyse. Sebze yedirmek ne mümkün, oysaki ben sebze severim, çok da yerim ve evde de hep pişer. Sabah kahvaltıları görece daha iyi. Her sabah peynirli omlet yiyor. Üzerine de labneli ballı ekmek ve biraz da salatalık ile dil peyniri. ara öğün olarak bazen kahvaltıda bıraktığı ekmeğini veya komşu fırın’dan vişneli kepekli kurabiye, öğlen yemeğinde de yoğurt çorbası, tarhana veya köfte/pilav seçeneklerinden birini yiyor. Akşam yemeğinde de evde ne pişerse onu yedirmek istesek de zinhar yemiyor. Bazen fırında kabak mücver, zorla kıymalı mercimek, yoğurtlu kabak yemeğinden birkaç kaşık yedirebilsek de, sonuç genelde ya ablasının yaptığı Türkmen mantısı veya köfte ve arpa şehriye pilav oluyor. Kabız olmasa da kaka yaparken canı acıdığından, doktorumuz köftenin içine bamya, yeşil fasulye, kabak gibi sebzeler koymamızı, bu sayede sebze tükettirmemizi söylediğinden beri Kerem hep sebzeli köfte yiyor. Yoğurt çorbasına da yarım kabak koyuyoruz, kısaca koyabildiğimiz her yemeğine sebzeleri tıkıştırıyoruz.
Dışarı çıktığımızda yine genelde ilk tercihimiz köfte ama sucuklu pizzaya da bayılıyor. Malesef sucuk Kerem’e pişik yaptığı için pek vermiyoruz artık. Birkaç kere tortelini ve ravioli de yemişliği var ama öyle bayılmış gibi bir hali yoktu.
Uyku Düzeni
Kerem hala öğlenleri bir uyku uyuyor. Saat 13:30 gibi yatıp gününe göre ama çoğu zaman 15:30’da kalkıyor, çok yorgunsa 16:30’a kadar uyuyabiliyor. Öğlen uykularından hemen önce hala 200-250 mL arası inek sütü içiyor ve küt diye uyuyor.
Akşamları ise 18:30’da akşam yemeğini yiyip sonra oyun oynuyoruz ve saat 20:30 gibi akşam sütünü içiyor, yine 200-250 mL kadar. Genelde 21:00 gibi en geç kakasını yapıyor. Bunu yazıyorum çünkü genelde banyodan önce kakasını yapmasını bekliyorum. Böylece kakadan sonra banyoda bir güzel poposunu ve kendisini yıkayıp, dişlerini fırçalıyoruz. Çok daha önceden de kakasını yapabilir, o zaman da hemen yapar yapmaz banyoya sokuyorum. Banyodan sonra kremlenme pijama giyme, saç tarama ve sonrası da yatağa gidip kitap okuyoruz.
Neler okuduğumuzu merak ediyorsanız bu video’ya veya bu yazıya bakabilirsiniz. En geç 22:00’de ışığı kapatıyoruz ve 22:30’a kadar uyumuş oluyoruz. Sabahları da 07:30 – 08:30 arası herhangi bir saatte uyanıyor.
Bu arada hala ailecek beraber uyuyoruz. Bu durumdan çok mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim, çünkü Kerem gece boyu çok tepiyor ve çok hareketli uyuyor. Onunla uyumak hem çok güzel, hem de çok yorucu. Çoğu zaman onu uyutayım derken karanlık odada yatmaktan ben de uyuya kalmama rağmen, sabahları yorgun uyandığımı hissediyorum. Çünkü gecede en az 3-4 defa uyanıyorum, ve en az ikisinde Kerem kalkıp su içmek istediğini söylüyor. 2 hafta sonra yazlığa gideceğiz ve orada yer olmadığı için beraber yatmak zorunda kalacağımız için şu an bu konu ile ilgili bir girişimim yok, fakat Eylül ayında sanırım kendisini tekrar yatağında uyutmaya başlayacağım.
Tuvalet eğitimi
Doktorumuz bu konuda çok net. 3 yaşında kendiliğinden ve çok kısa bir sürede bu tuvalet eğitimi işini halledeceğimizi düşünüyor. Nasıl ki kendiliğinden yürüdü, zamanı gelince de bezi kendi atıp, “ben artık tuvalete yapmak istiyorum” diyecek dedi. Kerem çoğu sabah bezi kuru kalkıyor. Üstelik yatmadan ve gece boyu kalkıp kalkıp o kadar çok su içiyor ki, nasıl kuru kalkmayı başarıyor bazen hayret ediyorum. Sabahları hemen “gel seni tuvalete götüreyim, çişini lazımlığa veya tuvalete yapmak ister misin” diye sorduğumda, hayır deyip, gözümün içine baka baka çişini bezine yapıyor. Öğle uykularından da genelde kuru kalkıyor. Geçenlerde ablası lavaboya işetmiş O’nu, O da işemiş. Sanırım şu an derdi lazımlıkla. Ben de her gün soruyorum ama hiç zorla oturtmaya çalışmadım.