Bursa Gezisi || Ulu Cami ve Uludağ || Çocukla Haftasonu Gezmesi
Bursa’ya haftasonuna tatili için arkadaşlarımızı ziyarete hem de biraz gezmeye gittik. Bursa tarihi çarşısını, Ulu Cami, meşhur iskendercileri ve Kozahan’ı ziyaret ettik. Günübirlik Uludağ’a çıkıp biraz da dağ havası aldık ama çocukla Uludağ 2 yaşında zor oluyormuş onu anladım.
24-25 Şubat 2018 tarihlerinde haftasonumuzu Bursa’da geçirdik. Hem Nilay doğurmadan O’nu görmüş oldum, hem de ne zamandır Uludağ’a çıkmak istiyordum. Sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık.Osmangazi köprüsünden geçerek 1,5 saat gibi kısa bir sürede Bursa’ya vardık.
Kent Meydanı AVM’ye çok yakın olan otelimiz Burçman’a yerleştik ve Bursa’nın meşhur iskenderini tatmak için Uludağ Kebapçısına geldik. Buranın AVM içinde de bir şubesi olsa da daha önce geldiğimiz bu dükkan bize daha orjinal geldiğinden buraya gelmek istedik. Kapıdaki kuyruk sizi korkutmasın. Yan dükkanlara bile müşterileri oturtup hızlı bir şekilde servis veriyorlar.
Bursalıların İpek Böceği dedikleri Tramvay kent meydanı AVM’nin önünden kalkıp heykele gidiyor ve tekrar aşağı inerek bir tam tur yapıyor. Cumartesi trafiğinde araba park etmekle uğraşmak istemediğimizden bir büfeden Burulas’a ait BuKart’tan aldık. Kart ücreti 7tl, içine de 13 tl koyduk. Toplam 20TL’ye kartımızı aldık, belki 3lira kullanmadık. Kerem ücretsiz seyahat edebiliyor, bizim için bir gidiş bir gelişte fazlasıyla yetti.
Biz görülen bu güzergah üzeriden Timurtaşpaşa’da indik ve Ulu Cami’ye doğru biraz yürüdük.
Benim telefonumun şarjı bittiği için maalesef Bursa gezimizi çok güzel çekemedim ama sınırlı olan süremizde bence çok güzel gedik. Tarihi Bursa Çarşısı İstanbul’daki Kapalı Çarşı’nın aynısı gibi. Çarşı’yı gezerken Ulu Cami’ye girdik. Ortasındaki küçük havuzu ile çok huzurlu ve güzel bir cami. Ortasındaki avlusuyla meşhur KozaHan’ı ziyaret ettikten sonra Heykel’e doğru yürüdük. Ordan tekrar tramvay’a binip otelimize döndük ve akşam için hazırladık.
Önce Nilay’lara gittik ve çocuklar biraz oynarken biz de sohbet etmeye çalıştık. Ordan da Metis Et Mangal’a gittik. Herkesin kendine ait mangalının masasının başında olduğu bu restaurant’da çocuklar için bir de oyun alanı vardı ki, gerçekten çok işe yaradı.
Ertesi sabah günübirlik Uludağ’a çıktık fakat Kerem’le pek kolay olmadı. Şöyle ki, bir otelde kalmadığımız için Kerem’i arabada giydirmemiz gerekiyordu. Fakat Kerem sıcak arabanın içinde eşofmanları ile rahattı ve o kalın kıyafetleri giymek istemedi. Zar zor çocuğu giydirdik ama o sırada soğuğu hissetti çünkü baktık arabanın içinde iki büklüm mücadele edemiyoruz, çocuğu dışarda giydirdik. Hava güneşliydi ama sonuçta Dağ, tabiki soğuktu. Çocuğu bin kat giydirdikten sonra kendimizi de giydirdik ve Beceren’e doğru yürüdük. Hava güzel olduğu için dağ çok kalabalıktı ve anca aşağıdaki otoparkta yer bulduk. Beceren’in cafesinde birer bira keyfi yapalım dedik ama Kerem asla dibimden ayrılmadı. Efeyle hiç oturmadı, dolayısıyla ben de kayma sevdamdan vazgeçtim. Karların olduğu yere indiremedik Kerem’i, sadece cafenin köşesinde birikmiş olan karlarla oynadı biraz.
Baktık olacak gibi değil, seneye dağda kalmalı bir tatil yapana kadar Kerem’le günübirlik dağa gitmemeye karar verdik 🙂