23 Aylık Özeti || Ay Ay Bebek
(23 Ekim- 23 Kasım)
Ben 23 Ekim’de iş için Hollanda’ya gittim. 4 gece yoktum, 26’sını 27’sine bağlayan gece yarısı 01:00 gibi eve geldim. Yani teknik olarak ayın 27’si. Benim yokluğumda Kerem’i Efe uyuttu. Onun olmadığı zamanlarda da Şemşat. Bu 4 günü fena geçirmemişler. Yani yokluğumda bir problem olmamış. Benim ise iş seyahatim tatil gibi geçti. Işığın Yolu’nu okudum bu 4 günde ağlayarak ve bir anlamda geçmişimle barıştım. Detaylar başka bir yazıda.
Döndüğüm gece, evde biraz ses olunca Kerem 02:00 gibi uyandı. Ben de zaten özlemiştim, o gece Efe de yoktu, iş için Sapanca’daydı, Kerem’i kucakladığım gibi yanıma aldım. Fakat Kerem uyumadı. 06:00’ya kadar uyumadı. Berbat bir geceydi benim için. O gece neden uyumadığına çok anlam veremesem de, sanırım beni özlediği için, ve uyursa gideceğimden korktuğu için uyumadı. Böyle düşününce çok acıklı bir durum değil mi. Oysa ben resmen sinir krizi geçirdim. Sabah 6’ya doğru ikimizde sızmıştık, 8’de uyanıp Kerem’i de zorla uyandırdım. “Hadi bakalım, gece beni uyutmadın şimdi sen de uyumayacaksın” diyerek. Nasıl sinirlendiğimi anlatamam. Bebekler masum varlıklar deyip duruyoruz ama değiller aslında. İstediklerini elde etmek için yapmayacakları şey yok. Ve karşı tarafla empati yapmayı bilmedikleri için de, mantıklı bir insan değil uğraştığınız kişi.
O gün bir şekilde geçti. Akşam uyku vakti gelene kadar bir şekilde idare ettim ama Efe ve Şemşat hallettiler çoğu şeyi. Benim uykusuzluktan başım dönüyordu. Gece, Kerem’i aldım yatağa yanıma, beraber uyuduk. Uyuması tabi ki bir saat sürdü, bu sürede kolumun her yerini sıkıp mıncıklamayı başardı. Eli kolu rahat durmadı yani ve bir saat sonunda sanırım sızdı. Böyle durumlarda hiçbir zaman hatırlamıyorum, önce ben mi O mu uyudu diye. Sanırım önce ben sızıyorum. Benim uyuduğumu görünce “uyuyayım bari” diyormuş gibi geliyor.
Yalan yok, o gece yaşadığım sinir harbinden sonra çocuğuma içimde tekrardan sevgi kırıntıları hissedebilmem günlerimi aldı. Ben o, “ne olursa olsun yavrum o benim, o ne yapsa ben razıyım” annelerinden olamadım, bu gidişle de olamayacağım. Gerçekler acı beybiler… ben hala bencil ve uykuya düşkün bir insanım.
O haftasonu Cumartesi gününü annemde geçirdik. Ahmet abim gelmiş, O’nu gördük. Gün bir şekilde geçti. Pazar gününü de evde dinlenerek geçirdik. Pazar günü evde oturmayı nasıl özlemişim anlatamam. Kerem zaten haftaiçi tablete hasret. Verdik O’na da tabletini, Efe kitabını okudu, ben dizi izledim… mis gibi takıldık. Çocuğun elinden tableti almaya kalkmayınca da, yemek vakitlerinde bıraktı koltukta tabletini, gittik yemek yedik, yemekten sonra devam etti videolarını izlemeye. Öğlen 3 saat deliksiz uyudu, o uyurken ben de uyudum Efe de… kısaca mis gibi bir gündü, hepimiz istediğimiz şeyleri yaptık ve mutluyduk.
Bu yazıyı kaleme aldığım 2 Kasım tarihi itibariyle Hollanda’dan döndüğümden beri istinasız her gece ben uyutuyorum Kerem’i. Kesinlikle babasının uyutmasını kabul etmiyor. Pazar günü, o geçirdiğimiz güzel günden sonra gece uykusu için Kerem’i odasında uyuttum. Bu arada hafif de nezleydi, burnuna Illiadin damlattık. O gece hiç uyanmadan uyudu ve 30 Ekim sabahı 07:30 gibi yatağında uyandı. Daha sonraki günlerde kendi yanımda yatırdım ama odasında uyuttuğum bir akşam yine sabahına (2 Kasım) yatağında gece boyu hiç uyanmadan uyudu.
4 Kasım’da Dan Brown’ın kitabı Başlangıcı okumaya başladım. 5 Kasım Pazar günü evde takılmaya karar verdik. Ben kitap okudum, Efe işlerini yaptı, Kerem de doyasıya tabletle takıldı. Öğlen 3 saat uyudu, o sırada biz de biraz uyuduk. Kitabı 8’i Çarşamba günü bitirmeyi başardım ve bu süre zarfında Kerem’de baya tabletle oynadı diyebilirim.
12 Kasım: İlk defa oto koltuğuna kendi tırmanarak binip oturdu. Kendini kollarıyla hoplatarak poposunu da güzelce yerleştirdi. 13kg’ya dayandığı şu günlerde onu koltuğa kaldırıp oturtmak oldukça zor olduğundan bu gelişmeye çok sevindim.
16 Kasım – 22 Kasım: Babaanne ve Büyükbaba bizi ziyarete geldi
18 Kasım: İlk defa öğlen uyumadı. Ben de yanına yatmıştım ve beraber uyuyacaktık ama Kerem uyumadı. Ben uyudum, o içeri gitti. Tabi sonra noldu… öğleden sonra Migros’a gittiklerinde pusette 2dk’da sızıvermiş. 10dk uyumuş eve gelince Efe zorla uyandırmış, ona da bir posta sinirlenmiş.
Bu ay yemek yerken de tableti veriyoruz. Tableti vermezsek yemek yemiyor, verince de bir güzel yiyor ki, yesin diye veriyoruz. Baya özgür takıldığı bir ay oldu. Doya doya video izledi, ama sanki artık sıkıldı.
Bu ay Kasım başında ilk defa elimden tutup beni çekerek odasına veya istediği yerlere götürmeye başladı.
Yorganın altına saklanma, ve solucan gibi yorgan altında gezinme oyunu bu ay favorisi. Tableti bile bırakıp saatlerce yorgan altında takılabilir. Yorgan altından sıkılınca da yatak başlığına çıkıp ordan yatağa hooop diye atlıyor ve çok gülüyor.
Geceleri yatağında uyumaya başlıyor ama gece uyanırsa Efe gidip onu yanımıza getiriyor. Yanımıza girer girmez uyumaya devam ediyor. Hala bir kol manyaklığı söz konusu. Deli gibi kollarımı mıncırıyor. Geçtiğimiz sabah, benim yastığımı gösterip Anne, Efe’nin yastığını gösterip Baba, sonrada iki yastığın ortasındaki boşluğu gösterip, sonra da kendini gösterdi. Henüz Kerem diyemiyor ya, eyvallah hareketi gibi kendini gösteriyor ve diyor ki, benim yerim sizin ortanız.
Ayın ortalarından beri çok güzel Baba diyor artık. Anda’dan vazgeçmiş değil ama sanırım Efe’nin onu uyuturken dinlettiği Süper Baba’nın şarkısı, “Bana bir Masal Anlat Baba” etkili oldu. Şarkının sonunda “Baba” diye bir yer var. Oradan kaptı. Bir de geçen gün bir baktım, Dandini’yi dinliyor, “Sen ninni mi dinliyorsun?” dedim, “nenniii” dedi hemen. Canı istedi mi kelimeleri ne de güzel taklit ediyor.
Gelelim tablet’in yararlarına… bu ay biraz abarttı, ve bu benim onayladığım bir şey değil ama, geçen gün fark ettim ki, bütün renklerin hem İngilizcelerini hem de Türkçelerini biliyor. İnanılmaz ama izleye izleye öğrenmiş. Bir ara Kerem’in izledikleriyle ilgili de bir video çekmek istiyorum. Bazıları gerçekten öğretici. Bu arada belirtmek isterim ki, bizim evde TV hiç açılmadığı için Kerem izlemiyor. Tablet ve telefon da devamlı elimizde olduğu için çocuk onları biliyor. Yoksa TV’ye karşı olduğumdan değil. Öyle bir alışkanlığımız yok, gerçekten ayda 1 kere falan açıyoruzdur. Herşeyi internetten izlemeyi tercih ediyorum ben.
Bu ay diş yok, yemek yemesi iyi. Uykuları akşam 22:00’ye doğru anca sızmış oluyor ve sabah 08:00 gibi kalkıyor. Gece uykuya yatağında başlayıp genelde gece yarısı uyanınca bizi çağırıyor ve yanımıza alıyoruz. Hiç ara vermeden uyumaya devam ediyor. En sevdiği oyuncakları, Tren’i, 2’li çiftlik hayvanı puzzle’ları, şarkı çalan vurmalı oyuncağı ki şarkı çaldıkça oynamaya ve zıplamaya başlıyor. Gangnam diyebiliyor ve açıp dinleyerek oynuyor. Boya kalemlerinin kapaklarını açıp kapamayı seviyor. Bir de kitaplarından Pöti’ye bakmaya doyamıyor.