17 AYLIK BEBEK || 17. AY ÖZETİ
Kerem 17 aylık oldu. Artık bebek dememem lazım, koca adam oldu ama o benim hep bebeğim olarak kalacak bu kesin! Bu ay bizi yanaktan öpmeye başladı, hatta bazen dudağıma da minik bir öpücük konduruyor. Eskisi gibi ısırmıyor artık, tamam arada bir ısırıyor ama eskiye nazaran çok azaldı. Bu ay 8. dişi çıktı sonunda, 4 altta 4 üstte toplam 8 diş! 19 Mayıs’ta farkettik dişinin çıktığını. Kilosu da 11,2 kg gibi bizim tartıya göre.
Bu ay ilk defa Kerem’i babaanne ve büyükbabasıyla bırakıp Efe’yle beraber yurt dışına gittik. Gittiğimiz turda çocuk götürmek yasak olduğundan Kerem’i alamadık, oradayken çok da özledik ama allahtan o biz yokken iyi idare etti. Tam 4 gün ayrı kaldık. Normalde ya ben giderim, ya Efe giderdi, ama illa birimizden biri evde kalırdı. Bu sefer ikimizin birden gittiği bir ilk yaşandı ama babaanne ve büyükbaba sağolsun, Kerem’i inanılmaz güzel oyalamışlar ve yokluğumuzu hiç hissettirmemişler. 7/24 Atta! 🙂
Bu ayın bir diğer belirgin özelliği ise “tutturma”. İstediği olmayınca, mesela buzdolabının kapağını açmazsak, bildiğiniz sinir krizi geçiriyor. Kendini göbeğinin üstünde yere atıp tepinerek ağlıyor, hem de gözyaşlarıyla. İstediğini gerçekleştirdiğimiz an ise sanki az önce salya sümük ağlayan kendisi değilmiş gibi gülüyor. Delimserek oğluş! Bir de bu ay anneciliği tuttu. Bacaklarıma yapıştı, üstüme yapıştı, sarıldı durdu. Hala babasını benden daha çok sevdiğini düşünüyorum ama ilginçtir bu aralar bana da biraz düşkünleştiğini gözlemliyorum. Gururum okşanmıyor değil 🙂
Uyku
Bu ay maşallah diyim uykuları çok iyi. Deliksiz uyuyor, 21 – 21:30 gibi en geç yatıyor 7.30 gibi kalkıyor. Haftada bir arıza çıkardığı bir gece oluyor ama genelde bizi üzmüyor. Israrla yatağında uyumayı reddettiği geceler yanımıza alıyoruz. Onunla uyumayı seviyorum. Tek sevmediğim yeni huyu, uykuya dalarken yanımda yatarsa saçımla oynuyor. Ama öyle tatlı tatlı değil ha! Bildiğin kafamın tepesini oyuyor, saçlarımı birbirine dolayıp kuş yuvasına çeviriyor. Sinir oluyorum aslında ama elini çekersem gecenin bir köründe ciyak ciyak ağlamaya başlıyor, o yüzden uyuyana kadar sabrediyorum 🙂 Uyandığında ise tam bir pamuk! Yanağını yanağıma dayayıp öyle yatıyor yanımda… tam bir kuzu!
Gündüzleri de artık tek uyku yapıyor, 2 – 2,5 saat uyuyor, bazen delikli bazen deliksiz. Eğer uyanırsa bakıcısı pışpışlayınca uyumaya devam ediyor, şanslıysak hiç uyanmadan sağlam bir öğle uykusu çekiyor. 13:30 gibi uykuya dalıp, en geç 16:00’da uyanmış oluyor. Bazı haftasonları gündüz hiç uyumadığı bile oldu, o günlerde normalden 1 saat erken yatırdık akşam uykusuna.
Beslenme
Yemek olayı biraz problemli. Daha çok ekmek yemeyi tercih ediyor. İlk kaşığa ağzını açtırana kadar akla karayı seçiyoruz. İlk kaşıktan sonra tadını beğenirse ağzını açmaya devam ediyor, beğenmezse tükürüyor. Bu nedenle artık zorla birşey yedirmek mümkün değil. Pilavı bu ay çok sevdi, parmaklarıyla taneleri tutup tek tek yiyor!
Aktivite
Frozen çizgi filminden Snowman şarkısı en sevdiği video klip. Alt değiştirmek bu ara tam bir işkence olduğu için, özellikle sabit durmasını istediğimiz alt değiştirme anlarında bu videoyu açıp telefonu da eline verirsek, çok dikkatli bir şekilde çizgi filmi izliyor. Hatta “Elsa” demeye bile başladı, o kadar çok seviyor. Başka çizgi filmler de açıp izletmeye çalıştım ama telefonun veya ipad’in orta tuşuna basıp hemen ekranı kapatıp Siri’yi açıyor. Snowman’i izlerken asla orta tuşa basmıyor, kısaca çok akıllı, herşeyi biliyor maşallah.
Dışarı çıkmayı, yani “Atta”ya gitmeyi çok seviyor. Biz işteyken sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 kere çıkıyorlar, bazen de biz gelince akşam yemeğinden sonra çıkıyoruz. Artık büyüdüğü için pusette oturarak gezmeye gitmek yerine, yürüyerek evden çıkmayı istiyor. O kadar tatlı ki… Asansör’ün düğmesine basmaya çalışıp (daha boyu yetmiyor) asansörün gelmesini bekliyor uslu uslu. Sonra eşikten atlayıp güzelce biniyor ve kapılar açılır açılmaz kendini atıyor dışarı. Bazen girişe gelmeden ara katlarda durursak, onu içeri sokana kadar canımız çıkıyor, “daha gelmedik annecim” diye diye zor ikna ediyorum.
Artık sitede yolları ezberledi. Kaldırımdan koşa koşa, ve kendi kendine söylene söylene üst otoparka gidiyor. Orada araba trafiği sitenin içine göre çok daha az. Kedi evleri, tenis kortu, köğek gezdirme alanı ve bir top sahası var. İstikamet top sahası! Şanslıysak kimse yoksa içeri girip biraz top oynuyoruz ama eğer büyük çocuklar varsa Kerem’i içeri almıyorlar 🙁 Üst otoparkta yeterince koştuğunu düşündükten sonra, salıncaklara doğru gidiyor. Malesef el tutma huyu yok ama arabaların geçtiği yerlerde bağırsa da zorla elini tutuyorum. Bu arada büyükbabasının elini gayet de güzel, hiç sorun çıkarmadan tutuyormuş! Garezi bize bu oğlanın belli!
Salıncakta 15-20dk sallandıktan sonra genelde doyuyor ve onu almam için kollarını bana doğru uzatıp “ıh-ıh” diyor. Ve doğru çıkışa. Burdan sonra evin yolunu biliyor. Yine kaldırımdan koşa koşa eve gidiyor ama nerdeyse istisnasız her eve girişte aynı şey oluyor. Eve girmek istemiyor 🙂 Bazen zorla yakalıyorum sokuyorum, tabiki bu durumda sırtını yay gibi gerip, bağırarak ağlıyor. Bazen de oyunla kandırıp kendi kendine girmesini sağlıyoruz (çok nadir!)
Hala her akşam banyo yapıyor ve bu ritüelde de bazı gelişmeler var. Bu ay havlusu yerine bornozunu kullanmaya başladık (Burdan Eltime tekrardan bu güzel hediyesi için teşekkür ediyorum!) Banyo bitince kollarını bornozun kollarından kendisi geçiriyor, ben önündeki kuşağını bağladıktan sonra da yürüyerek odasına kendisi gidiyor. Artık banyodan odasına kucağımda taşımıyorum yani! Zaten taşıyamıyorum da, resmen belim ağrıyor ve fizyolojik olarak sırtımın şekli değişti, bel oyuğum iyice çukura kaçtı, spor şart!
Odasına kendi giriyor girmesine de, üstünü giydirmek tam bir işkence. Ne kendini kremletiyor ne giydirmemize izin veriyor. Allah sizi inandırsın bazen 3 kişi zor giydiriyoruz, ve sırtımızdan ter damlıyor. Bu nedenle yatırarak yerine ayakta giydirmeye çalışıyorum. Canı isterse ayağını kaldırıp pijamasından sokmaya çalışıyor, bana yardım ediyor, ama canı giyinmek istemezse vay halime!
Oyun olarak, oyuncak yerine ev eşyalarıyla oynamak favorisi! Buzdolabındakileri dışarı taşıyıp tekrar yerleştirmek, erzak dolabını boşaltıp doldurmak en sevdiği aktiviteler arasında. Kerem’e aldığımız 3-4 tane ahşap puzzle var, onları da bu ay çok iyi yapmaya başladı, yerlerini ezberlemiş, pat diye koyuveriyor. Bir de koltuğun tepesine tırmanıp camdan bakıyor, ben de O’na anlatıyorum; “bak ağaçlar yeşil, insanlar evlerine gidiyor, hava kararıyor, akşam oluyor…”.
Bu ay içinde Kerem’e bir kütüphane kurdum. Kitaplarla olabildiğince haşır neşir olsun, hep elinin altında olsun, istedikçe bize ihtiyacı olmadan açıp bakabilsin istedim. Kitaplarını parçalamıyor Kerem, çok şükür bir süredir bunu öğrendi. O nedenle kitaplarını istediği gibi alıyor ve sayfalarını çeviriyor.
Büyüyor, ve herşey çok hızlı gelişiyor sanki!