Merak edenler için, ikinci haftamızın özetiyle devam ediyorum. Aşağıdaki tabloda uyku saatlerini detaylarıyla inceleyebilirsiniz. Uyku Eğitimi yazı dizime buradaki linkten ulaşabilirsiniz.
Bu hafta Kerem’in babaannesi bizimleydi. Bebeğin ağlamasını dinlemek çok kolay bir şey olmadığından, açıkçası Merih Anne için acaba zor bir hafta mı olur diye düşünmeden edememiştim ama çok şükür bu hafta akşam uykuları mucizevi bir şekilde oldukça kolaylaştı. Kerem genelde 10 dakika gibi kısa bir sürede ve ağlamadan uykuya dalmayı başardı.
Akşam uykularını hala sadece ben uyutuyorum. (Bu yazıyı 3. Haftanın sonunda yazmaktayım yani 3 haftadır hep ben uyuttum). İlk hafta Kerem’i baya sıvazlayarak, masaj yaparak ve gerek saçını okşayarak, gerek sırtını kaşıyarak uyutmayı başarabilmiştim. Bu haftanın başında da aynen devam ediyordum ama bir akşam şöyle bir şey dikkatimi çekti; Ben sırtını sıvazlarken, sanki elimi çekmemi istiyormuş gibi kıpırdandı. Bu kıpırdanmayı nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum, yüz üstü yatarken, yan dönerek sırtıyla elimi uzaklaştırdı diyebilirim. Bu birkaç kez tekrarlanınca emin oldum, elimi sırtında istemiyor. Ben de elimi çektim ve yatağının içinde tuttum ama ona dokunmayacak şekilde kenara koydum. Kıpırdanırsa hemen müdahale edeceğim. Ama kıpırdanmadı ve derin uykuya daldı. Derin uykuya daldığını nefes sesinden anlıyorum, yavaşlıyor ve belli belirsiz derinleşiyor nefesi.
Bunun yanında bir de yorganına sarılarak uyku pozisyonu aldığı dikkatimi çekti. İlk hafta üzerine yorganını örtmek için iyice uyumasını bekliyordum. Bu haftanın başında – tamamen şansa – yatır kaldır yaparken her yatırdığımda üstünü örtmeye başladım. Ve her örttüğümde bir kolunu yorgandan dışarı çıkartarak, yorgana sarılır gibi kolunu yana koyduğunu fark ettim. Özellikle de eğer yorganı kafasını da örtecek şekilde üstüne bırakırsam, kafasını açmak için daha fazla yorgan parçasını kolunun altına sıkıştırması gerektiği için, daha büyük bir yorgan parçasına sarılmış olup daha çabuk uyuduğunu gözlemledim. Uyku arkadaşı bellesin diye doğduğundan beri yatağının içinde olan Twinkle (yıldız şeklinde bir kumaş parçası – ismi biz koyduk) ile Ağustos ayında aldığım İgor’un uyumak üzereyken yüzüne bile bakmıyor hatta ışıklar kapandıktan sonra bazı geceler onları yataktan dışarı atıyor ve yorgana sarılıyor. Sanırım uyku arkadaşının kim olduğu şimdiden belli… Ben zaten Twinkle’la İgor’u yataktan dışarı atmaya başladığında şüphelenmiştim 🙂
Bir diğer gelişme de bu hafta ilk defa, daha ışıkları kapatmadan, kitap okuma zamanında kendini yatağa bırakarak yüzüstü uzanıp yatması. Tabi ki hemen tekrar ayağa kalktı ama ara ara kendini bu şekilde yatağa atmaya başladı kitap okurken. Fakat ışıkları kapattıktan sonra hiç yatmadı, hep ayakta durup, tutuna tutuna yatağın çevresini tavaf ediyor. Müdahale etmesem yüz kere döner durur. O nedenle ben yatır-kaldır’da tarif edildiği şekilde müdahale edip Kerem’i yüzüstü hep yatağa yatırdım. Burada önemli olan nokta yatırdıktan sonra bebek kalkmaya çalışırsa, tamamen ayağa kalkana kadar bekleyip, ondan sonra yatırmak. Aksi halde zorla yatırmaya çalışırsanız sinirleniyor ve işi inada bindiriyorlar.
Dediğim gibi akşam uykularında hep yatır kaldır yaptım ama 10 dakikalık uykuya geçiş süresinden tahmin edebileceğiniz gibi belki sadece 10 veya en fazla 20 kere yatırmışımdır. Genelde çabuk pes etti, ve bir akşam 3. Yatırışımda zınk diye uyuduğu bile oldu.
Sırtını sıvazlamamı sevmediği için, bu hafta yatırdıktan sonra yatarak kalmasını sağlamak ve sakinleşmesini sağlamak için saç kaşıma/tarama yöntemi denedim. Şöyle ki, yatırdığımda diyelim ki sol yanağının üstüne yatmış, kafası yan ve yüzünün sağ tarafı üstte benim erişimimde kalmış. Şakaklarından enseye doğru parmaklarımla saçını tarar gibi sevip kaşımış oluyorum. Diyelim ki 3 kere üst üste kaşıdım. Bir sonraki için içimden 5e kadar sayıp öyle tekrar kaşıyorum. Eğer hala yatıyorsa tabi. Eğer kalkmaya teşebbüs ediyorsa henüz uyku için hazır değil demek, yatırıp kalkmaya devam. Ama hala yatıyorsa bir sonraki kaşıma için 10’a kadar, sonra 20, sonra 40…gibi bekleyerek kaşıyorum. Ve genelde 40’tan sonra bir daha dokunmuyorum. Hatta çoğu zaman 20de kesiyorum. Çünkü o zamana kadar yattıysa, genelde uyku hali başlamış oluyor. Gözleri önce açık oluyor, ama yavaş yavaş kendiliğinden kapanıyor.
Dokunuşları azaltarak, uykusunun bana bağlı olmamasına çalışıyorum. Yani Tracy Hogg’un değimiyle başka bir uyku prop’u geliştirmeden kendi başına uykuya geçmesini umut ediyorum bu yaptığımla. Bu arada bakıcı da aynı şekilde yapıyor. Hatta birbirimizden bağımsız şekilde aynı şeyleri gözlemlemişiz; sıvazlanmak dokunulmak istemiyor ve yorganına sarılmak istiyor. Bunları bu hafta başında konuştuk. Ben – tam olarak hangi akşam hatırlamıyorum – akşam uykusu sonrası nasıl kolayca uyuduğunu anlattığımda Şemşat onun da aynı şeyi gözlemlediğini ve artık onun da pek kaşımadığını, daha ziyade üzerine yorganını örttüğünü söyleyince, bundan sonra bu yöntemle uyutmada anlaştık.
Artık geceleri hiç beslemiyorum, ama sabah 6da kalkarsa alıp emziriyorum ve üzerine Efe’yle aramıza yatırıp iş için kalkma saati gelene kadar beraber uyuyoruz 1 saat. Böylece, ben de mutlu oluyorum, çünkü Kerem’le uyumak çok hoşuma gidiyor… daha doğrusu onla uyanmak. Pamuk gibi mis kokulu Paraz’ımla uyanmak gibisi yok! Ve gördüğüm kadarıyla yatağımıza almam uykuya dalmasında da bir problem yaratmıyor.
Öğle uykuları hala sabaha göre biraz daha sorunlu ama onlarda bile gelişme var. Tek problem, Şemşat’ın olmadığı Pazar günleri evde gündüz uykusunu benim uyutamamam. Kerem gündüz benle evde uyumuyor. 13 Kasım Pazar bildiğiniz error verdi çocuk. Krizlere girdi, yatakta çığlık kıyamet ağladı. Alıp emzirmek zorunda kaldım ve yanıma yatırdım, yarım saat beraber benim yatağımda uyuduk ama sonra uyandı ve bir daha uyumadı. Öğleden sonra da 40dk yürüme sonucu pusetinde uyuya kaldı ama öksürerek 10dk sonra uyandı. Maalesef nezle kaptığı için Pazar günü ve gecesi baya zor geçti, haklı ama boğazı acıyor belli, burnu da su gibi akıyor.
Tabloda görüldüğü gibi 2. Hafta hiç de fena değildi. Ve tecrübelerimden çıkardığım sonuçlar:
- Her yöntem her çocuk için işe yarar diye bir şey yok! Deneyip sizin çocuğunuz için neyin uygun olduğunu kendiniz bulmalısınız. Mesela bizde yatır kaldır işe yaradı. Hala yanında oturuyorum, sandalyemi uzaklaştıramadım ama ağlamadan kısa sürede ve dokunulmadan uyuyor. Belki bir gün gelecek yanında oturmamı da istemeyecek.
- Yatağımızda beraber uyumak şimdilik gördüğüm kadarıyla kendi başına uykuya dalmayı öğrenmesinde bir engel değil. Sabaha karşı yanıma alıyorum ve beraber uyuyoruz. Ve uykuya dalmaları gün geçtikçe daha çabuk oluyor. Önemli olan sizin ne istediğiniz ve neyden mutlu olduğunuz, kitapları bazen biraz boşvermek lazım.
|
7 Kasım
|
8 Kasım
|
9 Kasım
|
10 Kasım
|
11 Kasım
|
12 Kasım
|
13Kasım
|
Sabah Uyanış
|
07:45
|
07:07
|
07:20
|
06:30
|
07:20
|
07:35
|
06:45
|
S. Uykusu yatağa girme
|
09:57
|
Arabada
|
09:55
|
09:55
|
09:55
|
09:55
|
10:00
|
Uyuma
|
10:08*
|
10:07
|
10:10*
|
10:05*
|
10:05
|
10:05
|
10:50+
|
Uyanma
|
11:25
|
10:38
|
11:40
|
11:30
|
11:23
|
10:43
|
11:40
|
Ö. uykusu yatağa girme
|
14:00
|
Pusette
|
13:55
|
13:55
|
14:05
|
Pusette
|
Pusette
|
Uyuma
|
14:18*
|
13:30
|
14:25
|
14:10
|
14:20
|
14:55
|
15:05
|
Uyanma
|
15:34
|
14:30
|
15:15
|
15:21
|
15:20***
|
15:45
|
15:15
|
A. uykusu yatağa girme
|
20:10
|
20:10
|
20:20
|
20:20
|
20:13
|
20:20
|
20:10
|
Uyuma
|
20:30
|
20:20
|
20:30
|
20:30
|
20:30
|
20:30
|
20:20
|
1. uyanış
|
00:22
|
02:40
|
00:42
|
00:05
|
22:50
|
23:37
|
20:52
|
Uyuma
|
00:32
|
02:50
|
00:48
|
00:10
|
22:56
|
23:40
|
20:53
|
2. uyanış
|
01:34
|
06:07**
|
04:00
|
06:00**
|
05:00
|
03:03
|
21:58
|
Uyuma
|
01:45
|
|
04:05
|
|
05:19
|
03:40
|
22:01
|
3. uyanış
|
04:00
|
|
|
|
06:17*
|
|
23:27
|
Uyuma
|
04:14
|
|
|
|
|
|
23:33
|
4. uyanış
|
04:30
|
|
|
|
|
|
00:17
|
Uyuma
|
04:45
|
|
|
|
|
|
00:21
|
5. uyanış
|
|
|
|
|
|
|
01:41
|
Uyuma
|
|
|
|
|
|
|
01:43
|
6. uyanış
|
|
|
|
|
|
|
02:30
|
Uyuma
|
|
|
|
|
|
|
02:36
|
7.uyanış
|
|
|
|
|
|
|
06:35**
|
*40dk sonra uyandı, yanına gittik hemen tekrar uyudu.
**uyandı emdi yanımda tekrar uyudu
***15:00’te uyandı, 15:10 yine daldı 10dk uyuyup uyandı
Related