Hayatımızın B Planı | by Parcali Bulut
Son aylarda kaç yerde patlama oldu, olaylar çıktı… En son cumartesi günü İstiklal’de bir canlı bomba ve Salı sabahı Brüksel’de havaalanı ve metro istasyonunda patlama oldu. Bu kaos ortamında ben bebeğimi büyütüyorum. Her gün kafamda aynı soru “acaba nereye kaçsam, bebeğimi büyütmek için neresi güvenlidir?” Brüksel’deki patlamayla sanırım herkes aynı şeyi düşündü. Bu dünyada güvenli bir yer kalmadı. Şansa yaşıyoruz her gün, ve ne zaman başımıza bir olay geleceği belli değil.
19 Mart 2016 – Annemle Kerem ıspanak yıkarken |
Hayatta bir B planı lazım herkese. Çalıştığımız yerler garanti değil. CEO’lar bile işten çıkarılıyor istedikleri parayı vermemek için. Dünya ekonomisi kötüye giderken şirketlerin ilk yaptığı şey adam çıkarmak oluyor. Kısaca bugün var yarın yokuz belki de. Arkadan gelen yeni bir nesil var. 40’ını geçtiğinde yönetim katına erişemediysen, yüksek ihtimal emekli olana kadar çalışabileceğin bir işin olmayacak. Çünkü şirkete “pahalı” geleceksin. Aynı işi daha ucuza yapacak bir adam varken sana muhtemelen ihtiyaç olmayacak. Küreselleşme, globalleşme… her ne dersen de… küçülüyoruz, küçülerek büyüyoruz.
Hayalim bahçeli bir ev. Şehirden uzak, doğaya yakın, mümkünse doğanın içinde. Ve mümkünse en yakın komşumla aramda tek bir duvar değil, bir bahçe olması. Müstakil bir ev istiyorum yani. İstediğimde sessizliğe sahip olabileceğim. Bir de bahçemde kendim için sebze meyve ekecek bir alan. Oldu olacak kümes de olsun. Bana taze yumurta veren kendi tavuklarım olsun. Bir köpek, birkaç kedi, ördek ve bir de kirpi ailesi istiyorum bahçemde. Öyle bir bahçe olsun ki, bir yerinde ineğimin de yaşayabileceği bir alan olsun… kendime küçük bir dünya kurmak istiyorum. Kendi kendime yetebildiğim, ailemle huzur içinde yaşayabileceğim.
18 Mart 2016 – Annemlerde |
Biz bu ülkede büyürken, iyi bir yerlere gelebilmek için illa mimar mühendis olmak lazım mottosuyla yetiştiriliyoruz malesef. Bir çoğumuz düşünmüyoruz bile “ilerde ne yapmak istediğimizi”. Öğretilmiş kalıp cümlelerle konuşuyoruz, doktor olup aileme bakacağım, avukat olup davalar kazanacağım. Son zamanlarda hangi gencin ağzından “ben çiftçi olmak istiyorum” diye duydunuz? Muhtemelen duymadınız. Ama benim gibi hangi beyaz yakalıyla konuşsanız, bu şehirden kaçma, Ege’de bir sahil kasabasına yerleşme hayalleri kuruyordur, eminim. Hepimiz konuşuyoruz, sabah işe giderken çektiğimiz trafik, ofisteki stres, şehirdeki stres, hayat pahalılığı, gittikçe artan ev kiraları, uzun mesailer boyu çalışmak ve hakettiğini kazanamamak, sosyal bir güvence olmaması… hepsi herşey belimizi büküyor. 35 yaşına varmadan 50 yaşında gibi hissediyoruz hepimiz. İşte belki de bu nedenle toprağa dönmek istiyoruz. İstediğimiz tek şey huzur aslında, fazla parada kimsenin gözü yok artık. O kadar yorgunuz. Çünkü hepimiz öğrendik, para saadet getirmiyor. Para arttıkça sorumluluklar artıyor, para arttıkça hayatta çekmen gereken stres artıyor. Hem de ne için? Daha pahalı bir çanta alıp, en popüler restoranlarda yemek yiyebilmek için mi?
21 Mart 2016 – Kerem’i uyuturken |
Bir hayalim var benim… çok şey istemiyorum. Bir parça toprak, çocuğumu büyütebileceğim temiz bir doğa, ve etrafımda güvenebileceğim iyi insanlar olsun istiyorum. Hırsızı, pisi, sapığı olmadan, normal insanlarla çevrili bir hayat. Çok mu şey istiyorum?
Bu yaz için gönlümüze uygun bir yerde “toprak” bakmaya karar verdik. Birkaç dönüm bir yer… Hayalimizi gerçekleştirebilecek miyiz çok merak ediyorum. Tarihe geçsin diye de bu yazıyı yazıyorum. Gün gelir de gerçekleştirebilirsem, “bak o zamanlar yazmıştım, dediğimi yaptım” diyebilirim belki.
Belki de gün gelecek, bu yazıyı tekrar okuduğumda bambaşka bir ülkede olacağım. Bu ülke yaşanmaz bir yer haline geldiğinden çoktan gitmiş olacağız… Kim bilir…İnsan kaçıp gitmeyi de düşünmüyor değil çoğu zaman.