Bebekle Gezme || Paraz 56 Günlük
Bu sefer hava düne göre biraz serinmiş. Dün o havada astronotu yanımıza aldık ama kullanmadık diye, bugün benim yüzümden astronotu yanımıza almadık, ama almalıymışız. Hava arabada 17 derece yazmasına rağmen bence daha soğuktu, en azından esiyordu. Pusetin yağmurluğunu da almamışım, böyle dımdızlak çıkmışız sokağa. Neyse sardık sarmaladık çocuğu, üşümemiştir herhalde ama yine de astronot olsaydı daha iyi olurdu. Bir de rüzgarı kesmek için yağmurluk almalıymışım yanıma. Bana ders olsun, bebek arabasının sepetine hepsini koyucam bundan sonra, hep yanımda taşıyacağım. Bugün düne farkla yanıma kanguruyu aldım. Dün bütün sahil Paraz’ı kucağımda taşıyınca belim kopmuştu, aynı şeyin olma ihtimaline karşı attım bagaja. Ama bu sefer de kanguruyu pusetin sepetine sığdıramadım diye yanımıza alamadım. Keşke alsaydım… Yine belim koptu
Caddeye inerken yine sakin indik. Paraz arkada Merih anne ile oturdu. El ele gittiler yolu, çünkü biraz mızıldanıyordu. Hani bu çocuklar arabaya binince uyuyordu? Bizimki niye uyumuyor?
Neyse parkettik annemlere, bu sefer pusete yatırdık, ana kucağını arabada bıraktık. Sardık sarmaladık başladık yürümeye. Paraz uyur gibi gözüküp uyumadı, ama ağlamadı da. Annem ve ablamla Erenköy civarında karşılaşıp beraber yürümeye devam ettik. Benim canım kahve istediği için Nero’ya oturduk, ama Paraz pusetinde durmadı. Aldık kucağımıza, baktık aç, toplum içinde ikinci emzirme deneyimimi yaşadım. Taktım örtümü emzirdim. Artık memeler eskisi gibi acımadığından bu toplum içinde emzirme olayını yapabiliyorum. Yine de acıyor tabi… yalan yok. Resimlerde görüldüğü gibi Nero’da kucaktan kucağa kendisini oyalamaya çalıştık.